türkiye’de kumar yargı yetkisi üzerine 10

2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Konsolide metin

Dersin önemli bir bölümü seçimlerin denetimiyle seçim uyuşmazlıklarına, seçim uyuşmazlıklarına ilişkin önemli YSK Kararları ile seçim hukukunu ilgilendiren Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının analizine hasredilecektir. Deniz Hukuku dersi kapsamında deniz alanlarının hukuki rejimi, sınırlandırılması, 1958 Cenevre Deniz Hukuku Sözleşmeleri ve 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde yer alan hükümler çerçevesinde değerlendirilecek ve Türkiye’nin durumu Türk deniz hukuku mevzuatı ile birlikte ele alınacaktır. Umumi hukuk tarihi dersinde milli hukukun dışına çıkılarak esas itibarıyla günümüzdeki hukuk kurallarını ve müesseselerini daha iyi anlayabilmek, hukuk kurallarının tarihi gelişimini inceleyerek öğrencilerde eleştiri bilincini geliştirmek, bu çerçevede öğrencilerin edindikleri bilgilerin esaslı ve kalıcı olmasını sağlamak amaçlanmaktadır. Bu dersin sonunda hukuki kavram ve kurumların nasıl geliştiği, hangi sosyal, ekonomik ve siyasi ihtiyaçlarla değiştiği izlenebilecek, toplum bünyesinde hâkim olan hukuki kuralların ve müesseselerin zamanın ihtiyaçlarına uygun olup olmadığı değerlendirilebilecektir. Bu ders; idari yargı teşkilatının tanınması, önemini, idari yargılama usulüne ilişkin ilkeleri ve kuralları, idari işlemlerin yargısal denetimi ile idarenin sorumluluğunun dayandığı esasları kapsar\. Kazançlarını anında çek, hızlı ve kolay işlemlerin keyfini sür. paribahis\. Ders kapsamında idari yargının ve teşkilatının Türkiye’deki gelişim, idari yargının görev alanı, idari yargı teşkilatı, idari dava türleri, dava dilekçesi hazırlama ve idari dava süreçlerinin incelenmesi, idari yargı kararlarının uygulanması ve bu kararlara karşı başvuru yolları, idarenin sorumluluğu gibi konuları işlenir. İş hukuku; işçi hakları, çalışma koşulları, işçi ücretleri, işçi sendikaları ve işveren-işçi ilişkileri ile ilgili konuları inceleyen hukuk dalıdır.

Hizmet yerinden yönetimi ise, belirli bir hizmetin merkez teşkilatından ayrı ve hukuki bir varlığa sahip kuruluşlar eliyle görülmesi, yönetilmesi anlamına gelmektedir. Yerel yönetimde özerklik, bir bölgede oturanlara tanındığı halde, hizmet yerinden yönetiminde özerklik, hizmetin kendisine tanınmaktadır. Öte yandan, söz konusu hükme benzer bir düzenlemeye, GSGM’nin kuruluş kanunu olan 3289 sayılı kanunun 24. Bu düzenleme ile spor kulüplerinin, profesyonel takımlarını TTK hükümlerine göre kuracakları veya kurulmuş olan şirketlere devredebilmesi, profesyonel futbol takımlarını ise “kiraya verebilmesi” olanağı getirilmiştir. Oysa, yukarıda belirtildiği üzere, profesyonel ya da amatör “her türlü futbol faaliyeti” 3813 sayılı kanuna göre TFF tarafından yürütülür ve teşkilatlandırılır. Maddesinde, amatör ve profesyonel futbol faaliyetlerinin, TFF’ye bağlı iki ayrı kurul tarafından yürütüleceği açıkça belirtilmiştir. Tüm bu hükümler çerçevesinde, 3813 sayılı kanunun, spor kulüplerinin profesyonel futbol takımlarını kiralayabileceklerine ilişkin 3289 sayılı kanunun 24. Ülkemizde profesyonel futbol faaliyetleri, 5253 sayılı Dernekler Kanunu’na göre kurulan ve faaliyet gösteren dernek statüsündeki kuruluşlar ya da kamu idare ve müesseselerine ait idman ve spor müesseseleri eliyle gerçekleştirilmektedir. Maddesi hükümlerine göre kulüpler, profesyonel takımlarını TTK’ya göre kuracakları ya da kurulmuş “anonim şirketlere” devredebilirler[86]. Bir başka anlatımla, profesyonel futbol faaliyetinin anonim şirket statüsündeki kuruluşlarca yapılması da olanaklıdır; ancak, 3813 sayılı kanunun 27. Maddesinde “anonim şirket”ten söz edilmekte iken TFF Profesyonel Futbol ve Transfer Talimatı’nın 14. Dolayısıyla, anılan Talimat hükmü, kulüplerin futbol şubelerini anonim şirket dışında kalan kurulmuş ya da kurulacak şirketlere (örn. limited şirkete ya da kollektif şirkete) devrine olanak sağlaması bakımından 3813 sayılı kanuna ve TFF Ana Statüsü’ne aykırıdır.

Bu dörtlüyü; suç örgütü, gizli tanık, dinleme-teknik takip ve dijital veriler olarak sıralayabiliriz. Devletin başı, bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk Milleti’nin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanının, Anayasa m.104’de tanımlanan görev ve yetkilerinden dolayı sorumlu olmayacağı Ceza Hukukunda kabul görmüş bir esastır. Bu dokunulmazlık; Cumhurbaşkanlığı sırasında bu sıfatla icra edilen işlem, … Hükümete karşı darbe suçunun işlendiğinden bahsedilebilmesi için; cebir ve şiddet kullanılarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmaya kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eylemini gerçekleştirmek üzere, sanıklar arasında önceden gizli bir ittifakın, yani suçu işlemeye yönelik anlaşma ve işbirliğinin bulunduğunun tespit edilmesi gerekir. “E-posta/e-mail” adı ile bilinen elektronik posta veya haberleşme yönteminin, adli maksatlı olarak Ceza Muhakemesi Kanunu m.135 ve idari, yani önleyici maksatlı olarak Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu ek m.7 ile Jandarma Teşkilatı Kanunu ek m.5 ve istihbarat, yani bilgi toplama amaçlı olarak Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu m.6 uyarınca teknik takibi mümkün olabilmektedir. Hukuk düzeninde; hiç ödenmeyen veya eksik ödenen borçların takip ve tahsilini alacaklının kendisi yapamaz.

  • Uygulamada ortaklığın giderilmesi davasını gören mahkemenin bazı davaların sonucunu beklemesi gerektiği kabul edilmektedir.
  • Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 216.
  • Milletvekili seçimleri, Cumhurbaşkanlığı seçimi, yerel seçimler ve diğer seçimlerin esasları ve uygulaması eleştirel bir perspektifle ortaya konulacaktır.

Mali hukuk; vergi (gelir) hukuku, harcama (gider) hukuku ve bütçe hukuku olmak üzere üç alt sınıflandırmaya ayrılır. Bu ders kapsamında; vergi hukukuna ilişkin anayasal ilkeler, idari kurallar, vergilendirme tekniği ve vergi uyuşmazlıkları, vergi sisteminde yer alan çeşitli vergilerin hukuki nitelikleri ayrıntılı olarak işlenmektedir. Bu yargı yolu tercihinin uzun vadede idari yargıyı zaafa uğratacak bir tercih olduğunu da vurgulamak gerekir. Maddesinin yeni hali (5560 SK ile değişik) için AYM’ne yapılan başvuruda da benzer kaygılar dile getirilip, “AYM’nin önceki iptal gerekçesinin dikkate alınmamasına kuvvetler ayrılığı ilkesiyle çeliştiği, yargı ayrılığı rejiminin ihlal edildiği, yasa koyucunun adli cezaları idari cezaya dönüştürme teamülüyle çeliştiği, bu manada 3. Madde ile getirilen sistemin Anayasaya aykırı bir nevi ‘kaza’ olduğu, uzun vadede idari yargının işlevsiz-etkisiz hale getirilebileceği”[51] görüşlerine yer verilmiştir. Anayasamız yargı ayrılığı rejimini benimsediğinden, adli cezalar adli yargı organlarınca verilip, kendi usulünce itiraz veya temyize tabi idi. İdari cezalar ise, temelde idari işlem olduğundan idari yargı denetimine tabi idi. Tipik idari işlem olmakla birlikte bazı cezalarla ilgili olarak kanun koyucu adli yargı yolu öngörmüştür.

Siyasî partilere ilişkin dava ve başvurulara, iptal ve itiraz davaları ile Yüce Divan sıfatıyla yürütülecek yargılamalara Genel Kurulca bakılır, bireysel başvurular ise bölümlerce karara bağlanır. Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir. Hâkimler ve savcılar idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlıdırlar. MADDE 140- Hâkimler ve savcılar adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları olarak görev yaparlar. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Askerî hizmetlerin görülmesi ve acele hallerde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır.